denizli.news

denizli.news

köşe yazısı /
Büyük Sermaye ve Küçük Esnaf: Türkiye'de E-Ticaretin Dengesizliği

Büyük Sermaye ve Küçük Esnaf: Türkiye'de E-Ticaretin Dengesizliği

Son dönemde Türkiye'de özellikle e-ticaret sektöründe yaşanan gelişmeler, ekonomi politikalarının sıkı denetimini ve eleştirisini ön plana çıkarıyor. CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Ticaret Bakanlığı'nın 2025 bütçesi üzerine yaptığı konuşma, bu bağlamda dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor. Özellikle "Trendyol Yasası" olarak bilinen düzenlemenin getirdiği olumsuz etkiler, ülke ekonomisine olan yansıması açısından oldukça düşündürücü.

Arpacı'nın vurguladığı gibi, bu yasayla birlikte Türkiye, milyarlarca lira gelir kaybına uğradı. Elde edilmiş gelirlerin büyük bir kısmının yalnızca bir firmaya feragat edilmesi, adalet duygusunu zedeleyen ve halkın çıkarlarını hiçe sayan bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Bir yandan büyük firmalara sağlanan teşvikler, diğer yandan küçük esnaf ve sanayicilerin yaşadığı zorluklar, bu yasaların toplumsal dengeyi nasıl bozduğunu açıkça gösteriyor.

E-ticaretin yükselişi, mevcut ticaret dinamiklerini ciddi şekilde değiştirse de, bu değişim sırasında adaletli ve dengeli bir düzenlemenin sağlanması gerektiği unutulmamalıdır. Türkiye'de e-ticaret pazarının büyümesi elbette dikkate değer, ancak bu büyüme, kayıtlı esnafa ve küçük işletmelere yönelik bir destek mekanizması olmaksızın sağlanamaz. Yüksek vergiler ve maliyetler, üreticilerin ve tüccarların ayakta kalmasını zorlaştırırken, büyük e-ticaret platformlarının pazar üzerindeki tahakkümü, rekabeti yok etmeye doğru sürüklemekte.

Arpacı'nın belirttiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nde Amazon'a karşı açılan davalar, haksız rekabetle mücadelede atılması gereken adımları göstermektedir. Türkiye'nin bu konuda geri kalması, yerel aktörlerin rekabet edebilirliğini tehlikeye atan bir durumdur. E-ticaretin deregüle olmuş piyasa koşullarında büyümesi, denetim mekanizmalarının olmayışı ile birleştiğinde, kayıtdışılığın artmasına neden oluyor. Kayıt dışı ekonomiyle etkin bir mücadele yerine, kayıtlı firmaların üzerindeki baskı artırıldığında, sektörde huzursuzluk kaçınılmaz oluyor.

Ticaret Bakanlığı'nın ekonomik politikaları, halkı düşündüğünü iddia ederken, aslında büyük sermayeyi gözeten bir yapı sergiliyor. Bu durum, hem sanayi üretimi hem de hizmet kesimi için ağır bir yük oluşturuyor. Yüksek maliyetler, KOBİ'lerin yok olmasına neden olabilirken, büyük şirketler yurt dışına yatırım yaparak Türkiye'den kopma eğiliminde. Bu da, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tehdit eden bir figür olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak, e-ticaret yasalarının hazırlanmasında ve uygulanmasında, toplumun her kesiminin gözetilmesi gerektiği açıktır. Ticaret Bakanlığı'nın üzerine düşeni yapmaması, hem esnafın hem de tüketicinin zarar görmesine neden olmaktadır. "Trendyol Yasası" gibi düzenlemeler, sadece üzerinde çalışılması gereken bir konu değil, aynı zamanda ciddi bir tarz meselesidir. Ekonomik istikrar ve sosyal adalet adına, herkesin eşit şartlar altında rekabet edebilmesi için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, Türkiye'deki ekonomik dengesizlikler ve adaletsizlikler derinleşecek, toplumun en kıymetli varlıklarından biri olan güven kaybolacaktır.