denizli.news

denizli.news

köşe yazısı /
Rozetten önce mandata sadakat

Rozetten önce mandata sadakat

Siyasette transfer yeni değil; ama bu kez ölçü çok daha büyük. Haber mecraların aktardığına göre, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden bugüne toplam 56 belediye başkanı AK Parti’ye geçmiş durumda. Bu 56’nın içinde farklı partilerden ve bağımsızlardan gelenler var; sayı, yerel yönetim haritasını fiilen yeniden boyuyor. Bu rakamın kaynağı olarak gösterilen haberler arasında iktidara yakın yayınlar da, bağımsız mecralar da bulunuyor.

Çerçioğlu’nun sahnede rozet takması, “alnım ak, başım dik” sözleriyle kendi iradesini ve hizmet iddiasını vurgulaması, fotoğraf diliyle de bir “yeni sayfa” mesajıydı. Ama aynı gün muhalefet cephesinden gelen açıklamalar, bu geçişlerin “siyasi-judicial” bir basınç altında gerçekleştiği iddiasını gündeme taşıdı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçeceğine dair söylentiler sürerken “Aziz İhsan Aktaş’la çalışmışsın; ya partime katıl ya da seni içeri atarız diyorlar” minvalinde bir tehdit anlatısını açıkça dillendirdi. Bu, somut bir yargı dosyasına değil “kulis bilgisine” yaslanan politik bir iddia; yine de transferi “özgür irade – yargı baskısı” eksenine taşıdığı için ciddiye alınmak zorunda.

CHP’nin kurumsal tepki düzeyi de sert. Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, Çerçioğlu’nu “Aydın’da insan içine çıkamayacak” sözleriyle hedef alırken, belediye meclisi içinde yeni bir CHP grup düzeni kurduklarını açıkladı. Burada mesaj iki katmanlı: Bir, seçilmiş başkan gider ama kurumsal temsil kalır; iki, “mandat sadakati” parti tarafından meclis içinde yeniden örgütlenir. Siyasi sonuç: Aydın’da iktidar–muhalefet gerilimi artık yalnızca “başkanlık” düzeyinde değil, meclis aritmetiği ve kurumsal dilde de büyüyecek.

Transfer dalgası yalnız Aydın’la sınırlı değil. Son günlerde Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel de AK Parti’ye katıldı; rozetini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan taktı. Bu sembolik kare, “yerelde yeni ittifaklar” fotoğrafının bir başka karesi.

Bir başka tartışma başlığı ise “devamı gelir mi?” sorusu. Gazeteci Sinan Burhan’ın TV yayını kaynaklı “yakında 8 başkan daha” iddiası Ankara kulislerinin en çok paylaşılan malzemesi oldu. İddia, belli şehir ve ilçe isimleriyle destekleniyor; fakat henüz doğrulanmış bir liste yok. Kulis ile veri arasındaki çizgiyi korumakta fayda var.

Peki bu tablo bize ne söylüyor?

1) Hukuk mu, siyaset mi?
Türkiye’nin uzun süredir yaşadığı “yargının siyasallaşması” tartışması, transfer dosyalarında yeniden açılıyor. “Tutuklama tehdidiyle geçiş” iddiası ispat yükü ağır bir cümle. Delillendirilmedikçe hükme dönüşemez; fakat bizzat büyük aktörler tarafından telaffuz edilmesi bile, algı siyasetinde belirleyici. Burada iktidara düşen, her dosyada süreç şeffaflığını ve eşitliği göstermek; muhalefete düşen ise iddiayı delil düzeyine taşımak.

2) Rozet, oy sözleşmesini bozar mı?
Yerel seçimler “kişiye oy” ağırlıklıdır ama mandatın etik dayanağı parti programı ve kampanya sözleridir. Seçmen, bir partinin adayı olarak oy verdiği başkanı ertesi gün başka partide gördüğünde, kendisini “sözleşmesi bozulmuş müşteri” gibi hisseder. Bu duygunun sandığa dönüş zamanı geldiğinde, transfer yapan başkanlar çoğu kez ilk seçimde cezalandırılır; Türkiye pratiği bunu sık gösterdi.

3) Kurumsal hafıza ve meclis siyaseti
Başkanın partisi değişse de belediye meclisi çoğu yerde eski aritmetiğini koruyor. Bu da hizmette koordinasyon, bütçe oylamaları, denetim komisyonları gibi gündelik işlerde sürtmeye yol açıyor. Aydın örneğinde CHP’nin meclis içi yeniden yapılanması, “biz buradayız” mesajının kurumsal karşılığı.

4) İktidarın hedefi: Yerelde psikolojik üstünlük
AK Parti, 31 Mart 2024’te ülke genelinde ikinci parti olduktan sonra (CHP %37,8; AK Parti %35,5), “transfer stratejisi” ile psikolojik üstünlüğü geri almaya çalışıyor. Bu, sahada moral/propaganda değeri yüksek ama meşruiyet tartışmasına açık bir yöntem. Seçmen, “sandıkta kaybettin, kuliste kazandın” hissine kapıldığında bu da bir geri tepme riski yaratır. (31 Mart sonuçlarına ilişkin değerlendirme, o dönemki genel sonuç özetlerine dayanmaktadır.)

Son söz:
Rozetten önce gelen şey mandata sadakattir. Transfer bir politik tercihtir; fakat seçmenin rızasını yenilemeyen her tercih, demokratik meşruiyet açısından eksik kalır. Bu yüzden iki çağrı yerinde olur:

  • Şeffaflık çağrısı: İddia edilen “yargı baskısı” varsa deliliyle ortaya konulsun; yoksa da siyasî aktörler açık dille kamuoyunu bilgilendirsin.
  • Sandık çağrısı: Partisini değiştiren her belediye başkanı, ilk makul fırsatta seçmenin onayını ara seçim/erken seçim ya da en azından bir güven oylaması niteliğindeki yerel referandumlarla yenilemeyi göze alabilsin. Bu, hem etik tartışmayı bitirir hem de “kulis”i kamusal rıza ile ikame eder.

    Siyaset, nihayetinde ikna sanatıdır. Rozeti takan el değil, o rozete rıza gösteren seçmen belirler. Seçmen konuştuğunda, kulis susar.
whatsapp