Son zamanlarda aile hekimleri, Sağlık Bakanlığı’nın yeni düzenlemeleriyle ilgili olarak 5 günlük bir greve gitti. Bu durum, yalnızca aile hekimleri için değil, tüm sağlık sistemi için önemli bir dönüm noktası. Halk olarak bu olaydan ne anladığımızı ve sağlık sistemimizin durumunu daha iyi kavrayabilmemiz adına birkaç noktayı ele alalım.

Öncelikle, aile hekimleri, hastalarımızla en yakın teması kuran sağlık çalışanlarıdır. Onlar, sadece hastalıklarımızı tedavi etmekle kalmaz, aynı zamanda sağlığımızı korumakta da büyük rol oynarlar. Ancak bu kritik görevlerini yerine getiriken, yeni düzenlemelerin getirdiği kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyorlar. Özellikle "Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği"nde bahsedilen ceza maddeleri, aile hekimlerini kaygılandıran önemli bir unsur. Kısacası, bu düzenleme, hekimlerin iş güvencesini tehdit ederken, hastalar ile hekimler arasındaki güveni de sarsıyor.

Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç’ın belirttiği gibi, sağlık sisteminin sıkıntıları artık dayanılmaz bir hale geldi. Olağanüstü şartlar altında çalışan aile hekimleri, belirsiz gelir ve şiddet tehdidiyle karşılaşıyor. Yani, doktorlarımızın mesleğini icra etme koşulları bu kadar zorlaşırken, bizlerin de sağlık hizmetlerine erişimi etkileniyor. Sağlık çalışanlarının sesinin duyulmadığı bir sistemde, biz hastalar olarak nasıl bir güven içinde olabiliyoruz ki?

Yeni düzenlemelerin, sağlık çalışanlarının ve hastaların çıkarları gözetilmeden yapıldığını görmek oldukça üzücü. Yıllardır sağlık sistemimizin iyileştirilmesi için karşılıklı görüş ve önerilerle ilerleme kaydedilmesi gerektiği söyleniyor. Ancak gelinen noktada, bu tür kararların tek taraflı ve aceleci bir şekilde alınması, sistemin dengesini bozan ve karmaşaya neden olan bir yaklaşım.

Aile hekimlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi, sadece onların değil, aslında bizim de haklarımızın korunması anlamına geliyor. Sağlık çalışanları iyi şartlarda çalışmadığı sürece, biz halk olarak kaliteli sağlık hizmeti alamayız. Dolayısıyla, onların taleplerine kulak vermek ve bu konuyu ciddiyetle ele almak gerekir.

Sonuç olarak, sağlık sistemimizde yaşanan bu tür sorunlar, yalnızca sağlık çalışanlarının değil, tüm toplumun meselesidir. Bu nedenle, aile hekimlerinin attığı adımın arkasında durmak, onların haklarını savunmak ve daha sağlıklı bir gelecek için sesimizi duyurmak adına hep birlikte hareket etmeliyiz. Sağlık hizmetlerinin temeli insandır ve bu temel ne kadar sağlam olursa, hizmet kalitesi de o kadar artar. Unutmayalım ki, hekimlerimizin hakları da bizim sağlığımızdır.