denizli.news

denizli.news

köşe yazısı /
Asgari Ücretin Kıyısında Durmak: Yaşam Zorlukları

Asgari Ücretin Kıyısında Durmak: Yaşam Zorlukları

2026 yılı için uygulamaya konulan asgari ücret resmen belirlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçinin günlük normal çalışma karşılığında asgari ücreti 1101 TL olarak ilan etti. Ancak bu rakam, toplumun birçok kesimi için yeterli olmanın çok ötesinde bir yanlış hesabın ürünü olarak değerlendiriliyor. Türk halkı, enflasyonun hızla yükseldiği, temel ihtiyaçların fiyatlarının süratle artığı bir dönemde yaşarken, bu yeni asgari ücret, geçim derdini hafifletecek bir çözüm olarak görünmüyor.

Son yıllarda, özellikle gıda, konut ve enerji harcamalarının artması, dar gelirlilerin yaşam şartlarını zora sokmuş durumda. Her yıl belirlenen asgari ücretin, hayat pahalılığı karşısında eriyip gitmesi alışıldık bir durum haline geldi. 2026 yılı için belirlenen rakam da benzer bir kaderi paylaşacak gibi görünüyor; zira komisyonun açıkladığı bu ücret, yalnızca üstü kapalı bir iyi niyet göstergesi olarak kalıyor. Hükümetin, asgari ücret belirlerken işçilerin gerçek yaşam şartlarını göz önünde bulundurmaması, eleştirilerin odak noktası oluyor.

Komisyon toplantılarına işçi temsilcilerinin katılmamış olması, bu kararın meşruiyetine gölge düşürüyor. Kamuoyunda bu durum, ücretin belirlenmesinde etkili tarafların dışlandığı hissiyatını pekiştiriyor. İşçilerin geçim şartlarının yeterince dikkate alınmadığı fikri, hükümetin sosyal politikalarını sorgulatan bir durum yaratıyor. Ücretin belirlenmesinde daha katılımcı, şeffaf ve adil bir yaklaşım benimsenmelidir.

Asgari ücretin belirlenmesi esnasında göz önünde bulundurulması gereken enflasyon hedefi ve ekonomik göstergeler, sadece rakamsal verilere dayanıyor. Ancak istatistikler, insanların günlük yaşamlarındaki gerçek zorlukları yansıtmıyor. Özellikle dar gelirli ailelerin temel harcamaları hızla artarken, hükümetin sunduğu asgari ücret desteği, yaşam standartlarını yükseltmek için yetersiz kalıyor. Bu durum, hükümetin ekonomik yönetiminde olumsuz bir imaj yaratıyor.

Geçim sıkıntısı çeken milyonlarca insan, her yeni yıl ile birlikte aynı hayali kuruyor: Daha iyi bir sosyal refah, daha insani bir yaşam standardı. Ancak görünen o ki, hükümet bu talebe olan duyarsızlığını sürdürürken, toplumda huzursuzluk ve güvensizlik artış göstermekte. Asgari ücretle verilen destek, aslında olması gerekenin çok altında kalıyor. Bu, sosyal adaletin sağlanması adına önemli bir eksiklik olarak ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak, asgari ücret belirleme süreci ve politikaları, halkın gerçek ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak. Hükümetin bu durumu göz önünde bulundurarak, daha adil ve kapsayıcı bir sosyal politika geliştirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Zira yaşam zorluklarının arttığı bir dönemde, açıklanan yeni asgari ücret miktarı, yalnızca bir rakam olarak kalmakta ve halkın geçim derdine çözüm olmaktan başka bir işlev görmemektedir.

whatsapp